<$BlogItemBody$>
Mehmet BarlasPosta
Aklımız Batı’da olsa da, bedenimiz Ortadoğu’da bulunduğuna göre, “komplo teorileri”ne takılmadan, siyaseti yorumlamak pek mümkün değildir.
Çünkü Ortadoğu halkları, gerçeklerden çok komplo teorileri ile gelişmeleri anlamaya çalışır. Topraklarından petrol fışkırmasına rağmen yoksulluktan kurtulamayan halk kitleleri, ülkelerini kötü yönetenleri eleştirecek yerde siyonistlerin ve emperyalistlerin kendilerini geri bıraktığına inanırlar.
Osmanlı’da da, cumhuriyette de öz eleştiri geleneğine sahip olan biz Türkler ise, ne yazık ki son dönemlerde, kendimizi Ortadoğu rüzgarına fazlaca kaptırıp, komplo teorileri ile kendi hatalarımızı görmezden gelmeyi seçmeye başladık.
Bu eğilimin en somut yansıması ise, kökü içeride olan sorunlarımızın kaynağını dışarıda aramamız değil mi?
Şimdi bu komplo teorileri daha mikro düzeylere indirgendi ve mesela genel seçime dayanan gelişmeler de böyle yorumlanmaya çalışılıyor.
Ne konuştular?
Örneğin “Asker Irak sınırını geçsin mi, geçmesin mi?” konulu gerginlikte, sanki Genelkurmay ile hükümet arasında bir uyuşmazlık var görüntüsü kamuoyuna egemen.
Oysa bu konudaki gerçek tablo, ancak Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt’ın Dolmabahçe’de neler konuştuklarını bilmekle mümkün olabilir. Ama bu iki kişi de, konuşulanları açıklamamak konusunda adeta yeminliler.
Sadece görüntülere bakarak bir komplo teorisi oluşturursanız, “İslamcı iktidar ABD ile ilişkilerin kopmaması için çaba harcıyor. Buna karşı Batıcı askerler gerekirse ABD ile ipleri kopartıp, Irak topraklarında karşı karşıya gelmeye hazır” diyebilirsiniz.
Komplo teorilerinin nerelere varacağını kestirmek mümkün değildir.
Örneğin genel kanıya göre, eski Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, AK Parti iktidarına karşı ılımlıydı. Buna karşı Org. Büyükanıt ise, tavizsiz ve sert bir tutum izliyor.
Özkök-Büyükanıt
Oysa komplo teorisyenleri bu duruma şöyle yaklaşıyor.
Org. Özkök, Kenan Evren’in seçime bir gün kala Özal’a rest çekmesinin, ANAP’a bir seçim zaferi kazandırdığını bilerek, asker-siyaset ilişkilerini yumuşak düzeyde götürüyordu. Bugün ise askerden AK Parti’ye yönelen her olumsuz çıkış, AK Parti’nin oylarını artırıyor. Hatta bazı AK Partililer, Genelkurmay’ın 27 Nisan e-muhtırasının seçime daha yakın bir tarihte verilmiş olmasını tercih edeceklerini bile söylüyorlarmış. “Ya seçmenler geçen üç ayda e-muhtırayı unutursa” diye endişe edenler bile varmış. Ama birileri de Genelkurmay internet sitesinde her gün yeni bir bildiri yayınlayıp, e-muhtırayı unutturmamak için ellerinden geleni yapıyormuş.
Bir başka komplo teorisi de şöyle.
Sabih Kanadoğlu’nun “367 olmadan olmaz” çıkışının üzerinden üç ay geçmesine rağmen Tayyip Erdoğan’ın bu konuda hareketsiz kalması, ANAP’lı milletvekillerini transfer etme girişiminde bulunmaması ve cumhurbaşkanı seçiminin kaderini Anayasa Mahkemesi’ne teslim etmesi de bilinçli bir davranış olabilirmiş. Bu süreç sonunda hem Erdoğan partisinde “tek adam” olmuş, hem de AK Parti’nin oyları artmış.
İster inanın ister inanmayın, bütün bunlar ve daha niceleri konuşuluyor.
ŞAKA
Turizm mevsimi
Turizm mevsimi başlarken gideceğiniz ülkeleri seçmenize yardım edecek bazı gözlemler var.
- İngiltere’de bir kamyon bir kişiye çarpınca, o kişi kamyondan özür diler.
- Avustralyalılar mutlu İngilizlerdir.
- Amerika yoksulların da şişman olduğu bir ülkedir.
- Fransa’nın en güzel yanı Almanya olmamasıdır.
Hıncal Uluç tarafsızlığa kavuştu
- Sonunda Mehmet Barlas'a kavuştuk gene.. Fikirlerimiz uymaz, ama okumaya bayılırım. Harika Türkçesi, enfes mizahı ve yaygın kültürünü birleştirip hoş yazar hemşerim. Fatih büyük bir hata yapıp onu başyazarlığa getirmiş, siyasi yazılara mahkûm edip, Sabah'ı da "Taraf" yapmıştı.. Şimdi Posta'da, eski günlerine döndü.. Her şeyi ile hayatı yazıyor gene…
Öncelikle teşekkür ederim Hıncal’a.
Etiketler: Komplo teorileri, seçim, siyaset